Yatsı Vaktinin Anlamı
Yatsı vakti, gökyüzündeki son kızıllığın da kaybolduğu, gecenin tamamen karanlığa büründüğü andır. Artık güneşten hiçbir iz kalmaz. Gün bitmiştir; akşamın ardından gelen o kısa aydınlık da sönmüş, yerini derin bir karanlık almıştır. Bu an, bize bir günün tamamen sona ermesini, yani hayatın da bir gün biteceğini hatırlatır.
Yatsı vakti, insan ömrünün de sonuna işaret eder. Çünkü tıpkı günün bitmesi gibi, insanın da hayatı bir gün sona erecektir. Ölüm anında insanlar ağlar, üzülür, dualar eder. Ama zaman geçtikçe o kişi yavaş yavaş unutulur. Artık kimse eskisi kadar anmaz, hatıralar silinir. İnsan, sanki hiç yaşamamış gibi olur.
Bu yüzden yatsı vakti bize, ölümden sonraki o yalnızlığı ve karanlığı hatırlatır. İnsan, bu düşünceler içinde belki hüzünlenir ama aynı zamanda Allah’a yönelir. Yatsı namazı, karanlık gecede bir ışık gibidir. Namaz kılarken insan, “Her şey bitmiş gibi görünüyor ama aslında bu bir başlangıç. Ölümden sonra yeniden dirileceğiz.” der. Bu düşünceyle Allah’a dua eder, huzur bulur.
Yatsı vakti, karanlık içinde umut arayan kalpler için bir sığınaktır. Namazla birlikte insanın gecesi aydınlanır, ruhu huzur bulur. Yorgunluklar, sıkıntılar, korkular yerini güvene bırakır. Bu vakitte edilen dualar, insanın kalbine bahar gibi ferahlık getirir.
Ayrıca bu vakitte minarelerden yükselen ezan sesi, sanki Allah’ın kullarına “Unutulmadınız” diye seslenişi gibidir. Vefat eden bir insanın ardından okunan Fatiha, yapılan dualar da onun ruhuna ışık olur. Böylece insan, yalnız kalmadığını, yaptığı iyi işlerin ve kıldığı namazların kendisine eşlik ettiğini hisseder.
Yatsı vakti bize şunu öğretir: Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, Allah’ın rahmeti ondan daha büyüktür. Ölüm bir son değil, ebedî hayatın başlangıcıdır. Yatsı namazı da işte bu sonsuz hayatın kapısını hatırlatan huzurlu bir anahtardır.