Öğle Vaktinin Anlamı
Öğle vakti, günün tam olgunlaştığı, güneşin tepeye çıktığı zamandır. Gün, tıpkı meyvesini vermeye hazır bir ağaç gibidir. Bu vakit, insanın hayatında gençlik dönemine benzer; enerjinin, gücün ve canlılığın en yüksek olduğu zamandır. Kâinatın yaratılışında da bu vakit, Hz. Âdem’in yaratılıp ilk insanın Allah’a muhatap olduğu dönemi hatırlatır. Yani insanın varoluşundaki anlamın ve iradenin ortaya çıkmaya başladığı bir döneme işaret eder.
Bu anlamda öğle vakti, bizim gençlik çağımızla, günün olgunlaşmasıyla ve Hz. Âdem’in yaratılışıyla aynı çizgide düşünülür. Bu vakitte insan, “Ey Allah’ım! Hz. Âdem’in yaratılışından bugünün öğle vaktine kadar bana sayısız nimetler verdin. Sana hamd etmek ve şükretmek için huzurundayım.” der gibi namaza durur. “Sübhânallah”, “Elhamdülillah” ve “Allahu ekber” diyerek Allah’ın büyüklüğünü ve nimetlerini dile getirir. Bu yönüyle öğle namazı, Allah’a şükür ve saygı dolu bir ibadettir.
Öğle vakti, aynı zamanda günün en yoğun, en yorucu anıdır. İnsan o saatlerde işlerin ağırlığını hisseder, sıkılır ve dinlenmeye ihtiyaç duyar. İşte bu anda insan, hem bu yoğunluktan kurtulmak hem de Allah’ın o ana kadar verdiği nimetlere şükretmek için mescide gider. Dünyanın meşgalesinden biraz uzaklaşır, ruhuna bir nefes aldırır. Namazda “Büyük olan Sensin Allah’ım, ben ise aciz bir kulum.” der gibi rukûa eğilir, sonra secdeye kapanır. Bu, ruh için sanki teneffüs zilinin çaldığı bir an gibidir; insan, namazla yeniden huzura kavuşur.
Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), “Sıcağın şiddeti Cehennem’in bir nefesidir.” buyurmuştur. Bu yüzden, özellikle sıcak günlerde öğle namazı için mescide gitmek, Allah’ın gölgesine sığınmak gibidir. O gün geldiğinde hiçbir gölgenin fayda vermeyeceği anda Allah’ın rahmet gölgesine girmek ümidi taşır.
Kısacası, öğle namazı sadece bir ibadet değil, aynı zamanda kalbin sesini dinlemek, ruhu tazelemek ve dünyadan bir süreliğine uzaklaşıp Allah’a yönelme zamanıdır. Bu vakit, insanın hem bedenen hem ruhen huzur bulduğu en güzel anlardandır.